SUYUN YOLCULUĞU NEDİR?


Suyun Yolculuğu, Büyük Menderes Nehri'ne kaynağından denize döküldüğü yere kadar eşlik ettiğimiz, herkesin katılabileceği, ülkemizin ilk "sanal" nehir havzası yolculuğudur. Bu yolculukta, musluğumuzdan akan ve kolayca erişilebilir gördüğümüz suyun geçirdiği zorlu süreçleri yaşıyor, suyun ancak doğayı korursak bize ulaşabilecek bir kaynak olduğunu gözlemliyoruz. Doğayla olan ilişkimizi sorgulama fırsatı buluyoruz. Yolculuğumuz kamu, özel sektör ve bireyleri Büyük Menderes'in gücü tükenmeden ona sahip çıkmaya çağrı niteliğinde.#BirlikteMümkün

SUYUN YOLCULUĞU


Ülkemizin tüm su kaynakları için doğa
koruma bilincinin yaygınlaşması ise
#BirlikteMümkün.

Afyon - Suçıkan:

Büyük Menderes’in kaynağını oluşturan kollardan biri olan ve Suçıkan Mevkiinde yer alan Suçıkan Çayı, Afyon Dinar’da bulunuyor. İnsan etkisinden uzakta, tertemiz kalmayı başarabilen bu çayın suları halen berrak akıyor.



Kaklık Mağarası:

Denizli’nin Honaz ilçesinin Kaklık kasabasında bulunan Kaklık Mağarası, damlataşı sarkıtları ve dikitleri ile süslü. Traverten basamaklarıyla Pamukkale travertenlerini andırıyor ve “Küçük Pamukkale” olarak da adlandırılıyor. Kaklık’ın doğal havuzlarında, buraya endemik, yani dünyada sadece burada görülebilen bir tür olan dişli sazancık balığı (Aphanius irregularis) barınıyor. Bu türün dünya üzerindeki varlığını sürdürebilmesi, buradaki bu çok özel suya bağlı.



Çürüksu Çayı:

Nehri besleyen ana kollardan olan Çürüksu Çayı, Büyük Menderes’e Denizli sınırlarında katılıyor. Çürüksu Çayı, kentsel ve sanayi kaynaklı atık sulardan kaynaklanan yoğun organik kirliliğe maruz kalıyor. Bu noktada su kalitesi oldukça düşüyor. Özellikle tekstil fabrikalarının aşırı sıcak atık suları, Çürüksu Çayında ani sıcaklık değişimlerine neden oluyor. Havza genelinde yaptığımız su kalitesi araştırmasının sonuçları, bütün örneklem noktaları arasında en yüksek su sıcaklıklarının bu bölgede ölçüldüğünü (29,8°C) ve bu sıcaklıkların bölgede sucul canlı yaşamına olanak tanımadığını belirtiyor.
Çürüksu Çayı’nın su kalitesi, Büyük Menderes Nehri ile birleştiği noktada 4. sınıf, yani çok düşük su kalitesine geriliyor. Çürüksu Çayı, tekstil boyahanelerinin kullandığı boyaların rengine bağlı olarak zaman zaman kırmızı, zaman zaman siyah akıyor.
Denizli ekonomisinin can damarlarından biri olan tekstil sektörü, sadece Denizli için değil, Türkiye ekonomisi için de kritik öneme sahip. Denizli’de üretilen ve buradan ihraç edilen ev tekstil ürünleri, Türkiye ev tekstili ihracatının %60’ını oluşturuyor. Tekstil sektörü boyama ve apre işlemlerinde yüksek miktarda su kullanıyor. Büyük Menderes Havzası ise mevcut su miktarı bakımından su stresi yaşayan bir havza. Bu durum hem havzanın suyu hem de tekstil sektörünün geleceği için risk oluşturuyor.
Biz Ne Yapıyoruz?
Tekstil işletmelerinde temiz üretim uygulamalarının hayata geçirilmesi ile sektörün dönüşümünü teşvik ediyoruz. Temiz Üretim, su, enerji ve kimyasal kullanımında yapılan değişiklikleri içeriyor; suyu ve enerjiyi daha tasarruflu kullanan, doğa dostu kimyasalları tercih eden, çevre dostu bir dönüşüme katkı veriyor; atık su miktarını ve atık sulardaki kimyasal kirleticileri azaltmayı hedefliyor. Böylece tekstilin, su ve biyolojik çeşitlilik üzerindeki olumsuz etkisi azalmış oluyor.
Temiz üretimin tek kazananı doğa değil.
Tekstil firmaları, temiz üretim uygulamaları ile üretim maliyetlerini azaltıyor ve kar sağlıyor. Son yıllarda tüketicilerin ve markaların hızla artan çevre dostu üretim taleplerini karşılamaları kolaylaşmış oluyor.
Güney Ege Kalkınma Ajansı (GEKA) ve Denizli Sanayi Odası (DSO) ortaklığında, küresel markaların da desteğiyle Denizli tekstilinde Temiz Üretim Dönüşümü başlattık. Kamu kurumlarını, tekstil markalarını ve teknik uzmanları Denizli’deki tekstil firmalarıyla buluşturduk, iyi örnek uygulamaları aktardık. Tekstil sektörüne yönelik Temiz Üretim Rehberi’ni hazırladık ve sektörün kullanımına sunduk. Denizli’de üretim yapan 19 firma temiz üretim yatırımı yapmak üzere “değişim öncüsü” oldu.
Tekstil markalarını temiz üretim dönüşümünü desteklemek üzere ortak hareket etmeye çağırdık. Yerel ve küresel markalara yaptığımız çağrı sonucunda “Markalar Ortak Hareket Komitesi” kuruldu.
GEKA, sanayiye yönelik Temiz Üretim Yatırım Hibe Destek Programı’nı hayata geçirdi. Tekstil sektörünün öncelikli sektörlerden olduğu bu program kapsamında, firmaların temiz üretim yatırımlarına hibe desteği sağlandı. Program çerçevesinde 6 tekstil işletmesi 2.176.840,73 milyon TL hibe desteği aldı ve toplamda yaklaşık 5 Milyon TL’lik yatırım gerçekleştirdiler. Bu işletmelerde 570.000 m 3 su ve 200.000 kwh enerji tasarrufu gerçekleşti.
2018 yılında kamu ve özel sektör paydaşlarımız ile başlattığımız bu ortak hareketle havzadaki tüm tekstil firmalarının temiz üretim yatırımlarını hayata geçirmelerine böylece Büyük Menderes Nehri’nde su kalitesinin artmasına katkı vermeyi amaçlıyoruz.

Kaklık’ın doğal havuzlarında,
dünyada sadece burada görülebilen
endemik bir dişli sazancık türü
(Anatolichthys irregularis) barınıyor.
İncirliova:

Türkiye’deki 48 Jeotermal enerji santralinin 35’i, verimli toprakları ve su kaynakları ile tarımsal üretimde ilk sırada gelen bölgelerimizden biri olan Büyük Menderes Havzası’nda bulunuyor. Jeotermal enerji, fosil yakıtlara alternatif bir yenilenebilir enerji kaynağı olarak kabul edilmekle birlikte, Jeotermal enerji santrallerinde ortaya çıkan; bor ve arsenik başta olmak üzere kimyasal maddeler içeren sıvı ve gaz atıkların re-enjeksiyon yapılmadan doğrudan toprağa, yer altı ve yer üstü sularına salınması tüm havzanın ekosistemini tehdit ediyor. Zeytinlikler, incir bahçeleri ve birinci sınıf tarım alanlarıyla sulama alanlarının içerisinde ya da yakınında yer alan Jeotermal enerji santralleri tarım alanlarının sağlığını da etkiliyor.
Gerekli mevzuat düzenlemeleri olmadan ve yeterli denetimler yapılmadan yeni kuyular açılmamasını ve yeni sahaların ruhsatlandırılmamasını, mevcut santrallerin atıksu deşarjlarını re-enjeksiyon ile doğaya bırakmalarını talep ediyoruz. Jeotermal kaynaklı kirlilikle ilgili farkındalığı artırmak için çalışıyoruz.



Söke Ovası:

Geçmişte büyük bir körfez olan Latmos Körfezi’nin, Büyük Menderes’in taşıdığı alüvyonlarla son 5000 yılda dolmasıyla bugünkü Söke Ovası meydana gelmiş. Söke Ovası’nın yer aldığı Aydın, ekim alanı büyüklüğü ve üretim miktarı bakımından Ege Bölgesi'nin en büyük pamuk üreticisi ve ulusal pamuk üretiminin %14'ünü karşılayarak Türkiye'de ikinci sırada yer alıyor. Aydın'da 7.000 pamuk çiftçisi bulunuyor ve bölgedeki pamuk üretimi 30.000'den fazla insanın geçimine katkı sağlıyor. Söke, Aydın’ın pamuk üretiminde önemli bir paya sahip. Pamuk üretiminin 1930’larda başladığı Söke’de, sulama olanaklarının artmasıyla, zirai mücadelenin ve traktörün getirdiği kolaylıkla 1950’lerde pamuk üretiminde büyük bir artış yaşanmış.
Söke’deki tarım arazilerinin %98'inde pamuk yetiştiriliyor ve bölgede 2.890 pamuk üreticisi faaliyet gösteriyor.
Yaptığımız su kalitesi araştırması, Söke Ovası’nı besleyen ve tarımsal üretimde kullanılan su kaynaklarının düşük kalitede olduğunu gösteriyor. Büyük Menderes Nehri’nin yukarı havzadan taşıdığı kirliliğe, pamuk üretiminde tarım kimyasallarının sebep olduğu kirliliğin de eklenmesiyle Söke Ovası’nda su kalitesi iyice düşüyor.
Söke’de yaygın olarak salma sulama yöntemi uygulanıyor. Salma sulama yönteminde su kullanım verimi oldukça düşük. Kullanılan suyun büyük bir kısmı buharlaşmayla kaybediliyor ve ihtiyaç duyulandan daha fazla su kullanımına sebep oluyor. Bunun yanında, verimli tarım topraklarının erozyonla kaybına, toprakta tuzlanmaya, gübre ve pestisit ihtiyacında artışa da sebep oluyor. Söke’de pamuk üretilen arazilerde toprağın organik madde miktarı da epey düşmüş durumda. İyi bir tarım toprağında organik madde miktarının %3 olması gerekirken, Söke’de bu oran %0,5. Söke Ovası, iklim değişikliğine bağlı kuraklıktan etkilenecek bölgeler arasında ve bölgedeki pamuk üretiminin sürdürülebilirliği risk altında.
Biz Ne Yapıyoruz?
Pamuk üretiminin doğa üzerindeki baskısını azaltacak, bu topraklarda pamuğun daha uzun yıllar üretimini ve böylece çiftçilerin geçimini garantiye alacak uzun vadeli bir değişim yaratmayı hedefliyoruz.
2018 yılından bu yana, tüm dünyada 5 kıtada ve 23 ülkede uygulanmakta olan Better Cotton Initiative (İyi Pamuk insiyatifi)’in Türkiye temsilcisi olan İyi Pamuk Uygulamaları Derneği’nin uygulama ortağıyız. İyi Pamuk, pamuk üreticilerinin ve sektörünün geleceğini sürdürülebilir hale getirmeyi hedefleyen bir standarttır. İyi Pamuk ile pamuk üretiminde pestisit, gübre, su gibi girdilerinin etkin ve minimum kullanımını, tarım arazilerinde toprak sağlığının ve doğal yaşam alanlarının korunmasını, iyileştirilmesini ve tarım çalışanlarının refahının artırılmasını hedefliyoruz. Çiftçilere pilot alan uygulamaları, ücretsiz toprak analizleri, uzman ziraat mühendisi desteği gibi çeşitli olanaklar sunuyoruz. Çalışmalarımızı, Tariş kooperatifleri, Ziraat Odaları, İlçe Tarım Müdürlükleri ve Aydın Tarım Orman İl Müdürlüğü, Güney Ege Kalkınma Ajansı (GEKA) gibi kurumlarla yaptığımız iş birlikleriyle yürütüyoruz. İyi Pamuk çalışmaları kapsamında 2018-2019 yılında 1400 çiftçi İyi Pamuk eğitimi, 359 tanesi ise İyi Pamuk lisansı aldı. 2019-2020 yılında eğitim alan çiftçi sayısı 1125, lisans alan çiftçi sayısı 525 oldu. 2020- 2021 yılında ise 359 çiftçi üç yıllık İyi Pamuk lisansı aldı.
Kolaylaştırıcılığımız ile 2019 yılında kamu kurumları, özel sektör ve sivil toplum kuruluşları ortaklığında Söke Pamuğu Su Koruyuculuğu Yürütme Kurulu (SPSKYK) kuruldu. Kurul, Söke Ovası’nda pamuk tarımında suyun daha verimli kullanılmasını teşvik ederek, hem pamuk tarımında sürdürülebilirliği sağlamak hem de pamuk üretiminin su kaynakları üzerindeki etkisini azaltmak amacıyla çalışmalarına devam ediyor.
Söke Pamuğu Su Koruyuculuğu Yürütme Kurulu (SPSKYK), Söke’de bitkisel üretim yapan Agrita firması, Aydın Büyükşehir Belediyesi, Aydın İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, Basınçlı Sulama Sanayicileri Derneği (BASUSAD), İyi Pamuk Uygulamaları Derneği (IPUD), Söke Ovası Sulama Birliği, Söke Ticaret Borsası, Söke Ziraat Odası, Söke’de tekstil üretimi yapan Söktaş firması, TARİŞ S.S. 131 No’lu Söke Pamuk ve Yağlı Tohumlar Tarım Satış Kooperatifi ve WWF- Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı)’ndan oluşuyor.
Kurul, Söke’de uluslararası öneme sahip bir sulak alan olan Büyük Menderes Deltası sınırında, yaklaşık 1000 dekar alanda modern sulama pilot projesi geliştirdi.
Projenin hayata geçirilmesi ile

  • su kullanımında %50 tasarruf,
  • girdi maliyetlerinde %20 azalma
  • dekar başına 100 kg verim artışı
  • toprak ve su kalitesinin iyileştirilmesi,
  • erozyonun önlenmesi
  • pamuk üretiminin doğal alanlar ve biyolojik çeşitlilik üzerindeki olumsuz etkilerinin
azaltılması hedefleniyor.
Farklı paydaşlar ortak bir amaç için bir araya gelmiş durumda ve proje bu yapısıyla Türkiye’de pamuk üretiminde modern sulamaya geçişte örnek bir uygulama niteliğinde. Bu çalışmaların yanı sıra, pamuk üretiminde onarıcı tarım yaklaşımının hayata geçirilmesi amacıyla 2020 yılı itibariyle pilot uygulamalara ve eğitimlere başladık. Amacımız, Söke’de pamuk üretilen tarlalarda organik madde miktarını olması gereken ideal miktara yükseltmek. Onarıcı tarımla zirai kimyasalların azaltılması ve sulamada verim ile tarımsal biyoçeşitliliğin artırılması ile ekosistemi onarmak mümkün oluyor.
‘Birlikte mümkün!’ diyerek yola çıktık ve bölgedeki paydaşlarımız ve çiftçilerimizle birlikte ekosistemi onarmak için çalışıyoruz.



Bafa Gölü:

Bafa Gölü, uluslararası öneme sahip bir sulak alan. Büyük Menderes’in taşıdığı alüvyonlar Söke Ovasını meydana getirirken bu bölgenin denizle olan bağlantısı kesilmiş ve Bafa Gölü ortaya çıkmış. 1989’da tabiat parkı ilan edilen ve aynı zamanda Önemli Kuş Alanı* olan Bafa Gölü 6000 hektar büyüklüğünde.
Bafa Gölü'nün ev sahipliği yaptığı canlılardan biri de Avrupa yılan balığı (Anguilla anguilla). Meksika Körfezi’nde yumurtadan çıkan yılan balıkları, uzun bir yolculuktan sonra Avrupa ve Doğu Akdeniz kıyılarına gelir. Bafa Gölü’nde 20 yıla varabilen bir yaşam sürdürdükten sonra üremek üzere tekrar Meksika Körfezi’ne göç ederler ve ömürleri burada son bulur. Bu kadar zahmetli bir yaşam döngüsü olan Avrupa yılan balığı, IUCN (Dünya Doğayı Koruma Birliği) tarafından Küresel Ölçekte Kritik Tehlikede (CR) olarak sınıflandırılıyor. Bafa Gölü’nün sembolü olarak kabul edilen bu tür, bölge ekonomisi için de önem taşıyor. Kritik tehlikede olan yılan balığının popülasyonlarının sağlıklı şekilde devam etmesi, göldeki balıkçılığın sürdürülebilirliği için çok önemli.
Ekosistem hizmetleri çalışmamıza göre Bafa Gölü, çevresindeki tarımsal üretimi destekliyor. Barındırdığı balık stokları sayesinde önemli bir ekonomik değere sahip. Göl, bölgenin iklimini düzenliyor, yüzey ve yeraltı sularını besliyor. Ayrıca, kültürel, doğal ve estetik özellikleri nedeniyle turistik öneme de sahip.
Ancak, yukarı havzadan gelen kentsel ve endüstriyel atık sular ve göle yapılan hidrolojik müdahaleler Bafa Gölü’nün su kalitesini olumsuz etkiliyor ve barındırdığı canlıları tehdit ediyor.

*Önemli Kuş Alanları, kuş türlerinin nesillerini sürdürebilmeleri açısından uluslararası düzeyde önem taşıyan coğrafyalardır. Önemli Kuş Alanları kuşların diğer canlılar ve ekosistemlerle birlikte devamlılığını sağlamayı amaçlamaktadır. Bu alanlar, BirdLife International tarafından geliştirilen bilimsel kriterlere göre seçilmektedir. Bafa Gölü, küresel ölçekte tehdit altındaki tepeli pelikan da dahil 261 kuş, 22 sürüngen ve 19 memeli türüne ev sahipliği yapıyor. Göl ve çevresi, çeşitli endemik orkide türleri de dahil olmak üzere 325 bitki türüne ev sahipliği yapıyor.

Biz Ne Yapıyoruz?
Gölün sağlığının ve insanlara sağladığı faydaların iyileştirilmesi için gereken adımları bilimsel olarak tespit ettik. Göl hidrolojisinin, gölün sağlığını iyileştirecek biçimde düzenlenmesini hedefliyoruz.

Küresel Ölçekte Kritik Tehlikede olan yılan balığı
Bafa Gölü’nün sembolü. Yılan balığı (Anguilla anguilla)
popülasyonlarının sağlıklı şekilde devam etmesi,
göldeki balıkçılığın sürdürülebilirliği için çok önemli.
Milet Antik Kenti:

Bafa Gölü ve Büyük Menderes Deltası gibi uluslararası öneme sahip iki sulak alanın arasında yer alan Milet, felsefenin kurucularından Thales'in yaşadığı kent. M.Ö 6. yüzyılda bu topraklarda doğup büyüyen Thales, her şeyin özü ve yapıtaşının su olduğuna dair kuramını Büyük Menderes Nehri’nin aktığı bu coğrafyada öne sürmüş. Bu kurama göre, su tüm canlı varlıkların yaşam kaynağı, cansızların ise şekillendiricisidir. Bütün varlıkların kaynağı sudur. Büyük Menderes Nehri’nin tarihteki adı Meandros’tur. Meandros Nehri’nin en göze çarpan özelliği kıvrıla kıvrıla, dolana dolana akmasıdır. Zaman içinde nehirlerin kıvrımlar yapması, dolanarak akması, bu nehirden ilhamla çeşitli dillerde “menderes” olarak tanımlanmaya başlamış. İşte, menderes terimi, kökenini eski adıyla Meandros, bugünkü adıyla Büyük Menderes Nehri’nden alıyor.
Ünlü tarihçi Herodot da M.Ö. 5. yüzyılda Büyük Menderes Nehrinin aktığı bu topraklarda yaşadı. Havzadan o kadar çok uygarlık gelip geçmişti ki, Herodot bu coğrafyayı “Uygarlıklar Vadisi” olarak adlandırdı.
Büyük Menderes Havzasında yaşamış uygarlıklardan biri olan Lidyalılar; parayı kullanan ilk uygarlık. Bu paranın üzerinde Büyük Menderes Nehri’nin ışıklı suları yer alırdı.
1866 yılında Aydın - İzmir demiryolunun tamamlanması ile Büyük Menderes havzasında yetiştirilen ürünler en yakın ticaret limanı olan İzmir’e ulaştırılmaya başlıyor. Büyük Menderes Havzası, tütünü, pamuğu, inciri, üzümü, zeytini, meyan kökü, yünü, tiftiği ve dokumalarıyla dünyaya açılıyor.
1930’larda tarımsal üretime dayalı sanayileşme hamlesinin adımlarının atıldığı ilk yerlerden biri Büyük Menderes Havzası. Basma fabrikası kurmak için pamuğun yetiştirilmesine uygun iklim ve arazi koşullarına sahip Nazilli seçiliyor. Uşak’ta geleneksel dericilik, Denizli’de dokumacılık bu yıllarda gelişmeye başlıyor. İşte milattan önceki bir dönemden bugüne, Büyük Menderes nehri, milyonlarca insana su temin etmeye, canlılara yaşam ortamı sunmaya ve ekonominin cansuyu olmaya devam ediyor.



Büyük Menderes Deltası:

Büyük Menderes Nehri’nin denizle buluştuğu noktada yer alan Büyük Menderes Deltası, uluslararası öneme sahip bir başka sulak alan. Delta, zengin bir biyolojik çeşitliliğe sahip. Küresel ölçekte tehdit altında olan Akdeniz foku, su samuru, iribaş deniz kaplumbağası yani Caretta caretta gibi türler için uğrak yeri konumunda. Önemli Kuş Alanı olan delta, küresel ölçekte tehdit altında olan tepeli pelikanların Batı Palearktik bölgesindeki en önemli üreme alanlarından biri.
Tepeli pelikan 1950- 1960’larda ülkemizde 17 farklı sulak alanda üremekte iken, insan faaliyetleri sonucu günümüzde Gediz, Büyük Menderes Deltası, Manyas, Aktaş ve Işıklı Gölü olmak üzere artık sadece beş alanda ürüyor. Bu tür, çok sayıda uluslararası sözleşmeye göre korunması gereken türler arasında.
Büyük Menderes Deltası, Akdeniz martısının (Larus melanocephalus) Türkiye’de ürediği az sayıda alandan biri. Havza için önemli türlerden olan küçük kerkenez (Falco naumanni) yazları ve flamingo (Phoenicopterus ruber) kış aylarında deltada büyük sürüler halinde gözlemlenebilir. Deltayı kaplayan tuzcul çayırlar, çeşitli kuş türlerine yuva sağlıyor. Bu çayırlar aynı zamanda yüksek karbon tutma özellikleriyle, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı bölgenin direncini artırıyor.
Deltanın Dilek Yarımadası sınırında, eşsiz manzarasıyla Karina Lagünü yer alıyor. Geleneksel dalyan balıkçılığının yapıldığı bu lagünün kıyısındaki tesisler, balıkçılıkla birlikte yerel halk için önemli bir geçim kaynağı.
Yaptığımız ekosistem hizmetleri çalışmasına göre delta içindeki lagünler ticari ve hobi amaçlı balıkçılık faaliyetleri için çok önemli. Delta, tarımsal faaliyetlerin, özellikle pamuk tarımının gerçekleşmesi için gerekli olan bol miktardaki suyu sağlıyor. Ancak bazı tarım alanları, sulak alan ekosistemlerinin dönüştürülmesi yoluyla elde edildiği için bu alanların doğal olarak sağlayabileceği karbon tutma gibi faydalar azalmakta. Dilek Yarımadası ve Büyük Menderes Deltası Milli Parkı, doğal güzelliği ve kültürel mirası sayesinde yılda 45.000-50.000 ziyaretçi ağırlıyor.
Biz Ne Yapıyoruz?
Büyük Menderes Deltası’nın ekosistemlerinin iyileştirilmesini, delta ve çevresindeki tarım faaliyetlerine su temin ederken aynı zamanda bu ekosistemlere bağlı canlıların sürekliliğini sağlayacak uygulamaların hayata geçirilmesini amaçlıyoruz.
Afyon Suçıkan Mevkii’nden yola çıkan Büyük Menderes Nehri, Büyük Menderes Deltası’nda denize kavuşarak yolculuğunu tamamlıyor. Büyük Menderes Nehri’nin sağlıklı bir şekilde yolculuğuna ve havzaya hayat vermeye devam edebilmesi kamu, özel sektör, sivil toplum ve akademinin ortak çalışmaları ve bireylerin destekleriyle mümkün. #Birlikte Mümkün